Son Yazılar
Genetik ve Beslenme
Beslenme, metabolizma ve gen ifadesi arasındaki etkileşim, vücut homeostazının korunması için zorunludur. Beslenme ile ilişkili birçok hastalığın, çok sayıda gen ile bağlantılı olduğu bildirilmiştir
Genetik varyasyon, diyet yanıtında kişiden kişiye ayrılmanın temel kaynağıdır. Genetik varyasyonun, gen ekspresyonunu nasıl etkilediğini anlamak ve beslenmeye bağlı bozukluklar için risk faktörlerini tanımlamak, nutrigenomik disiplininin bir parçasıdır
GEN POLİMORFİZMLERİ;
- Bir hastalık riskini arttırabilir
- Bir hastalık riskini azaltabilir
- Bazıları ise belirli çevresel faktörler altında risk oluşturabilir.
HASTALIKLAR VE GENETİK İLİŞKİSİ
Obezite, diyabet ve hipertansiyon gibi hastalıkların temelinde, beslenme ve gen arasındaki ilişkinin olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur. Genetik yapıya uygun olmayan bir diyet, bazı hastalıkları aktive edebilmektedir.
Genetik alt yapıya sahip rahatsızlıklardan biri laktoz intoleransıdır. Dünya nüfusunun çoğunluğunda, laktaz enzimi biyosentezi yaşla birlikte azalmaya başlar. İlginç olarak, Avrupa nüfusunun çoğunda, bireylerin erişkinlik döneminde, laktaz sentez yeteneğini yeniden kazandıkları görülmektedir.
MCM6 genindeki varyantlar, laktaz geninin yukarısında bulunmaktadır ve bu SNP’ler, laktaz gen transkripsiyonunu düzenlemede fonksiyonel rol almaktadırlar.
MCM6 geni, laktaz gen promotörünün bir güçlendiricisi olarak işlev görmektedir. Yaşla birlikte bu güçlendirici etkinin azalması ve laktoz intoleransı gelişmesi beklenirken, MCM6 gen varyantları taşıyan bireylerde, laktaz geninin ekspresyonunun arttığı ve dolayısıyla intoleransın gelişmediği gözlenmektedir.
Obezite, diyabet ve hipertansiyon gibi hastalıkların temelinde, beslenme ve gen arasındaki ilişkinin olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur. Genetik yapıya uygun olmayan bir diyet, bazı hastalıkları aktive edebilmektedir.
Genetik alt yapıya sahip rahatsızlıklardan biri laktoz intoleransıdır. Dünya nüfusunun çoğunluğunda, laktaz enzimi biyosentezi yaşla birlikte azalmaya başlar. İlginç olarak, Avrupa nüfusunun çoğunda, bireylerin erişkinlik döneminde, laktaz sentez yeteneğini yeniden kazandıkları görülmektedir.
MCM6 genindeki varyantlar, laktaz geninin yukarısında bulunmaktadır ve bu SNP’ler, laktaz gen transkripsiyonunu düzenlemede fonksiyonel rol almaktadırlar.
MCM6 geni, laktaz gen promotörünün bir güçlendiricisi olarak işlev görmektedir. Yaşla birlikte bu güçlendirici etkinin azalması ve laktoz intoleransı gelişmesi beklenirken, MCM6 gen varyantları taşıyan bireylerde, laktaz geninin ekspresyonunun arttığı ve dolayısıyla intoleransın gelişmediği gözlenmektedir.
Yapılan son çalışmalar, MTHFR (metilentetrahidrofolat redüktaz) enziminin C677T varyantı ve yüksek tansiyon arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. MTHFR aktivitesi için bir kofaktör olarak görev alan riboflavin (B2 vitamini) takviyesinin, özellikle bu varyanta sahip olan hipertansif bireylerde kan basıncını düşürdüğü gösterilmiştir.
Grönland’ın Arktik bölgelerinde yaşayan eskimolar besin alımı ve genetik adaptasyonun bir örneği olarak gösterilmiştir.
Eskimolar, diyetlerinde düşük oranda sebze, meyve ve diğer karbonhidratlar, yüksek oranda protein ve yağ tüketerek yaşamaktadırlar. Beslenme düzenlerindeki yiyecekler, özellikle çoklu doymamış yağ asitlerinden oluşmaktadır. Yüksek oranda yağ tüketimine rağmen, eskimolarda düşük düzeylerde kardiyovasküler hastalıklar görülmektedir.
Yapılan bir araştırmada, çalışmaya katılan neredeyse tüm eskimolarda, yağ asitleri desaturaz (FADS) genlerinde çeşitli varyantlar bulunmuştur; ancak bu varyantlar Avrupalıların sadece % 2’sinde görülmektedir.
FADS varyantları, çoklu doymamış yağ asitleri omega-3 ve omega-6’nın üretimini düşürmektedir, muhtemelen bu çoklu doymamış yağ asitlerinin diyetle yüksek oranda alımı dengeyi sağlamaktadır. Bu varyantlar, LDL kolesterol seviyelerini de düşürmektedir.
OBEZİTE
Obezite, genom üzerinde beslenme düzeni etkisinin en fazla gösterildiği hastalıktır. Bugüne kadar yapılan araştırmalarda obezite oluşumunda genetik faktörlerin yüksek oranda rol aldığı belirtilmektedir. Obezite oluşumuna etki eden genlerden biri de ‘yağ kütlesi ve obezite ilişkili gen (FTO)’dur.
FTO geni, vücut ağırlığı ve bel çevresine etki ederek tüm vücutta yağ birikmesine aracılık eder. Hipotalamus, hipofiz ve adrenal bezlerde yüksek orandaki ekspresyonu, bu genin hipotalamik-hipofiz-adrenal aks’ta görev aldığını, vücut ağırlığının ve tokluk hissinin düzenlenmesinde etkili olduğunu göstermiştir. FTO ile ilişkili SNP’lerin iştah kontrolünde azalmaya neden olduğu düşünülmektedir.
FTO rs9939609 varyantın, leptin oluşumunu engelleyerek tokluk yanıtın oluşmasını engellediği ve obezite oluşumuna neden olduğu çeşitli çalışmalar ile tespit edilmiştir.
Bu varyantın, adiposit öncü hücrelerinde, mitokondriyal termojenezi baskılayan genler’in ekspresyonunu etkilediğini göstermişlerdir, bu durum adiposit öncü hücrelerinin, enerji depolayan beyaz adiposit hücrelere dönüşmesiyle sonuçlanmıştır. Bu nedenle, bu varyanta sahip kişiler, obezite açısından risk grubunda görülmektedir.
FTO rs9939609 varyantın, leptin oluşumunu engelleyerek tokluk yanıtın oluşmasını engellediği ve obezite oluşumuna neden olduğu çeşitli çalışmalar ile tespit edilmiştir.
Bu varyantın, adiposit öncü hücrelerinde, mitokondriyal termojenezi baskılayan genler’in ekspresyonunu etkilediğini göstermişlerdir, bu durum adiposit öncü hücrelerinin, enerji depolayan beyaz adiposit hücrelere dönüşmesiyle sonuçlanmıştır. Bu nedenle, bu varyanta sahip kişiler, obezite açısından risk grubunda görülmektedir.
FTO rs9939609 varyantın, leptin oluşumunu engelleyerek tokluk yanıtın oluşmasını engellediği ve obezite oluşumuna neden olduğu çeşitli çalışmalar ile tespit edilmiştir.
Bu varyantın, adiposit öncü hücrelerinde, mitokondriyal termojenezi baskılayan genler’in ekspresyonunu etkilediğini göstermişlerdir, bu durum adiposit öncü hücrelerinin, enerji depolayan beyaz adiposit hücrelere dönüşmesiyle sonuçlanmıştır. Bu nedenle, bu varyanta sahip kişiler, obezite açısından risk grubunda görülmektedir.
FTO rs9939609 varyantın, leptin oluşumunu engelleyerek tokluk yanıtın oluşmasını engellediği ve obezite oluşumuna neden olduğu çeşitli çalışmalar ile tespit edilmiştir.
Bu varyantın, adiposit öncü hücrelerinde, mitokondriyal termojenezi baskılayan genler’in ekspresyonunu etkilediğini göstermişlerdir, bu durum adiposit öncü hücrelerinin, enerji depolayan beyaz adiposit hücrelere dönüşmesiyle sonuçlanmıştır. Bu nedenle, bu varyanta sahip kişiler, obezite açısından risk grubunda görülmektedir.
SONUÇ OLARAK;
Çok tüketilen besin maddeleri insan genlerini doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir.
Bir besinin, kişinin sağlığını ne derece etkileyeceği o kişinin genetik yapısıyla ilgilidir.
Beslenme ile ilgili bazı genler ve bu genlerde görülen varyasyonların bireylerde kronik hastalıkların görülme sıklığında, hastalığın başlaması, ilerlemesi ve şiddeti üzerinde etkisi olabilir.
Bireylerin beslenmelerinde; o bireyin genetik yapısı, gıda ihtiyacı ve beslenme durumu ile ilgili verilere dayanarak yapılan düzenlemeler, kronik hastalıklar için koruyucu, hastalığın şiddetini azaltıcı ve tedavi edici olabilmektedir.
Unutulmamalıdır ki yediğimiz çoğu şeyde besin-gen ilişkisi vardır.
Her bireyin genotipi farklı olduğu için besinlerden aldığı etki de vücutlar arasında farklı tepki göstermektedir.
Dengeli ve sağlıklı bir yaşayış için her bir kişinin genetik yapısı göz önünde bulundurularak beslenme şekli düzenlenmelidir. Böylece genetik özelliklere göre kişiye özel beslenme planı oluşturulması mümkün olacaktır.
Şişkinlik Nedir
Şişkinlik Nedir Doğal Yöntemlerle Rahatlama Şişkinlik, özellikle yaz aylarında sıcaklık ve nemin etkisiyle vücudun sıvı tutması veya gaz birikimi gibi sebeplerle meydana gelebilir. Karın şişkinliği, sık karşılaşılan bir sorun olup, genellikle mide ve bağırsakların doluluğundan kaynaklanır. Şişkinliğin Yaygın Nedenleri: Ankara Diyetisyen Müge Özturna olarak, şişkinlik sorunlarınız için aşağıdaki önerilerle
Sağlıklı Zayıflama Stratejileri
Sağlıklı Zayıflama Stratejileri Sağlıklı bir şekilde kilo vermek, uzun vadeli bir plan ve sürdürülebilir alışkanlıklar gerektirir. Diyetisyen Müge Özturna olarak, size bu yolculukta rehberlik edecek ve başarıya ulaştıracak altın kuralları derledim: 1. Sabırlı Olun Kilo kaybı, bir süreçtir ve bu sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için sabırlı olmalısınız. Haftada
Menopoz Sorunlarında Doğal Yöntemler ve Öneriler
Menopoz Sorunlarında Doğal Yöntemler ve Öneriler Menopoz dönemi yalnızca genetik faktörler tarafından değil, sağlık koşulları, yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları, stres düzeyi ve sigara kullanımı gibi etmenler tarafından da şekillenir. Menopoz, yumurtalıklardaki yumurta sayısının azalmasıyla birlikte hormon üretimindeki düşüş nedeniyle başlar. Menopoz öncesi, östrojen seviyesi yavaşça düşmeye başlar ve bu
Kış Aylarında Beslenme Nasıl Olmalıdır?
Kış Aylarında Beslenme Nasıl Olmalıdır? Kış Aylarında Bağışıklık Güçlendirme ve Sağlıklı Beslenme Önerileri Kış aylarının gelmesiyle birlikte soğuk havalar bağışıklık sistemimizi daha dirençli tutmayı gerektirir. Fiziksel aktivitenin azaldığı, iç mekânda geçirilen sürenin arttığı bu dönemde, grip ve soğuk algınlığı gibi hastalıklara karşı korunmak için dengeli bir beslenme düzeni önem
Kabızlık ve Çözüm Yolları
Kabızlık ve Çözüm Yolları Kabızlık (konstipasyon), bireylerin günlük yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilen yaygın bir sindirim sorunudur. Eğer dışkılama sıklığınız azaldı, dışkınız sert ve kuru hale geldiyse ve bu durum dışkılama sırasında zorluk yaratıyorsa kabızlık problemi yaşıyor olabilirsiniz. Ankara Diyetisyen Müge Özturna, bu rahatsızlığın nedenlerini anlamanıza ve doğru çözümlerle kabızlık
Gluten Hassasiyeti ve Glutensiz Diyet Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Gluten Hassasiyeti ve Glutensiz Diyet Hakkında Bilmeniz Gerekenler Günümüzde gluten, sağlıklı beslenme tartışmalarında sıkça karşılaştığımız bir kavram haline geldi. Gluten hassasiyeti, çölyak hastalığı gibi durumlarla ilişkili sağlık sorunları, birçok kişinin bu konuya daha fazla dikkat etmesine neden oluyor. Ankara Diyetisyen Müge Özturna olarak, glutenin ne olduğunu, glutenle ilişkili sağlık
Gece Yeme Alışkanlığını Nasıl Engellersiniz?
Gece Yeme Alışkanlığını Nasıl Engellersiniz? Geceleri kendinizi mutfakta bir şeyler ararken mi buluyorsunuz? Gece yeme alışkanlığı, sağlıklı yaşam hedeflerinizi olumsuz etkileyebilecek bir durumdur. Bu alışkanlığı yönetmek ve kontrol altına almak için neler yapabileceğinizi Diyetisyen Müge Özturna sizin için derledi. Gece Yeme Alışkanlığı Nedir? Gece yeme alışkanlığı, akşam yemeğinden sonra
Erkekler İçin Kas Gelişimi ve Metabolizma Hızlandırıcı Beslenme Önerileri
Erkekler İçin Kas Gelişimi ve Metabolizma Hızlandırıcı Beslenme Önerileri Sağlıklı ve güçlü bir vücut yapısına sahip olmak isteyen erkekler için doğru beslenme alışkanlıkları, kas gelişimini desteklemenin ve metabolizmayı hızlandırmanın temel taşlarındandır. Spor salonunda harcanan çaba kadar, beslenmenin kalitesi de bu süreçte belirleyicidir. Ankara Diyetisyen Müge Özturna olarak, kas kütlesini
Diyet Yaparken Vücut Ne Zaman Yağ Yakmaya Başlar?
Diyet Yaparken Vücut Ne Zaman Yağ Yakmaya Başlar? Diyet, sağlıklı yaşam ve kilo kontrolü hedeflerine ulaşmada önemli bir adımdır. Ancak, vücudun ne zaman yağ yakmaya başladığını anlamak, doğru stratejiler belirlemek açısından kritik öneme sahiptir. Ankara’daki Diyetisyen Müge Özturna, bu sürecin nasıl işlediğini ve yağ yakımını optimize etmek için neler
ARALIKLI ORUÇ
ARALIKLI ORUÇ Aralıklı oruç nedir?Aralıklı oruç, belirli zaman dilimlerinde kalori alımını tamamen sıfırlama ya da ciddi şekilde sınırlandırma esasına dayanan bir beslenme yöntemidir. Klasik diyetlerden farklı olarak, bu yöntemde oruç tutulmayan zamanlarda herhangi bir kısıtlama olmaksızın beslenmeye izin verilir. Aralıklı oruç, kilo kaybı sağlaması ve kardiyovasküler hastalık riskini azaltması